BABACAN HUKUK & DANIŞMANLIK
Devletimizin erki veya devlet gücü, Anayasamıza göre yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç farklı organ tarafından kullanılmaktadır. Bu üç organın birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmasına ve birbirlerinin alanına müdahale etmemesine erkler ayrılığı denmektedir. Erkler ayrılığı günümüzde uygar ve çağdaş devletlerin bir özelliği olarak kabul edilmektedir. Erkler ayrılığında yasama organı kanun çıkarmakta, yürütme organı kanunları uygulamakta, yargı organı çıkartılan kanunları yorumlayarak hukuki uyuşmazlıkları gidermektedir.
Bilindiği üzere, yargı organı iddia, savunma ve karar olmak üzere üç sacayağından oluşmaktadır. Avukatlar, yargı organının üç sacayağından birisi olan bağımsız savunmanın en önemli temsilcisidir. Nitekim 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 1’inci maddesinde, “Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.” denilmektedir. Yine aynı Kanun’un 2’nci maddesinde, avukatlığın amacının, hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu ifade edilmektedir. Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır.
Bilindiği üzere avukatlık mesleği, kutsal kabul edilen savunma hakkını sağlaması anlamında insanlığın ortaya çıkışından günümüze en saygın mesleklerden birisi olarak hep var olmuştur. Bağımsız savunma ve avukatlar olmaksızın hak arama hürriyetinin ve dolayısıyla adaletin tesis edilmesi mümkün değildir.
Avukatlık mesleğine verilen önemin somutlaştırılması anlamında, günümüzde 5 Nisan avukatlar günü olarak kutlanmaktadır. Avukatlar gününde meslektaşlarımıza yönelik birçok anlamlı ve değerli dileklerde bulunulmaktadır. Tarafımız olarak, dile getirilen bu temennilerin gerçekleşmesini, avukatlarımızın tüm toplumda gerekli saygınlığa erişmesini ve bu bilincin tüm topluma yerleşmesini diliyoruz. Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki,
“Adalete ve adil yargılamaya bir gün herkesin ihtiyacı olabilir.”
İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI
Türk Borçlar Kanunu’nun 351’inci maddesinde ise, aralarında kira ilişkisi olmamasına rağmen, kiralananı sonradan edinen kişiler lehine ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açma imkânı getirilmiştir…
BİR ALACAK NASIL TAHSİL EDİLİR
Bir alacağının borçlusu tarafından hür irade ile tam zamanında ve eksiksiz şekilde ödenmesi esastır. Borçlu borcunu yasal bir gerekçesi olmadan ödemezse, bu durumda alacaklının alacağını tahsil için yasal yollara başvurmaktan başka çaresi bulunmamaktadır…
AİLE KONUTUNDAN KAYNAKLANAN TAPU İPTAL VE TESCİL
Türk Medeni Kanunu’nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, Türk Medeni Kanunu’nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı …
HANGİ SUÇLAR PARA CEZASINA ÇEVRİLEBİLİR
Hangi Suçlar Para Cezasına Çevrilebilir sorusunu cevaplamadan önce, ceza hukukundaki yaptırım türlerine ilişkin kısa bir açıklama yapmamız gerekmektedir. Ceza hukukunda temelde hapis ve adli para cezası olmak üzere iki tür yaptırım bulunmaktadır. Hapis cezası…
HUKUKTA SÜRELERİN ÖNEMİ
Hak düşümü veya zamanaşımı süresi, kesin süre, başvuru süresi, itiraz süresi, dava süresi, cevap süresi, istinaf süresi veya temyiz süresi gibi günlük hayatta çok sık duyduğumuz hukuki kavramlar, “hukukta süre” bağlamında hayati önemi haizdir. Nitekim hukukta süre, kişiler hakkında önemli…
REDDİ MİRAS VEYA MİRASIN REDDİ NEDİR
Miras, murisin ölümü ile başkaca işleme ihtiyaç olmaksızın, kanunen ve derhal mirasçılara geçer. Fakat bazı durumlarda mirasın doğrudan mirasçılara geçmesi mirasçıların aleyhine bir durum oluşturabilir. İşte “Mirasın Reddi Nedir” sorusunun cevabı burada önem…
UYAP'ın 2022 Yılı Dava İstatistik Verileri Bizlere Ne Söylemektedir?
UYAP Bilişim Sisteminde yayınlanan verilere göre, 02/01/2022 tarihi itibariyle, ceza hukuk ve idari derdest dava sayıları şu şekildedir: Ceza mahkemelerindeki 24/08/2022 tarihi itibariyle derdest dava sayısı 1.847.363’tür. Hukuk mahkemelerindeki 24/08/2022 tarihi itibariyle derdest dava sayısı ise 2.346.574’tir. İdari yargı mercilerindeki güncel derdest dava sayısı ise 402.308’dir. Cumhuriyet Başsavcılıklarındaki güncel soruşturma dosya sayıları ise, ihbarlar dahil 5.496.853’tür. İcra ve İflas Dairelerindeki güncel dosya sayısı 24.083.462’dir. Son olarak denetimli serbestlik güncel dosya sayıları ise 164.480’dir.
Peki UYAP’ın https://istatistikler.uyap.gov.tr/ adresinde yayınlanan bu istatistikler bizlere ne söylemektedir? Öncelikle ülkemizin nüfuzu ile derdest dosya sayıları mukayese edildiğinde hiç de azımsanmayacak oranda kişi başına düşen dosya sayısının mevcut olduğu görülmektedir. Derdest dosya sayısının fazlalığı, yargı mercileri için iş yükünde artış, hak arayanlar için yargılama sürelerinin uzaması, yargılamanın tüm tarafları için ise maliyetlerin artması anlamlarına geldiğinden, söz konusu dosya yığılmasının önüne geçecek alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine önem vermemiz gerektiği açıktır.
Derdest Hukuk Davası
Derdest Ceza Davası
Derdest İdari Yargı Davası
Derdest İcra İflas Dosya
Profesyonel Ekibimiz
Av. Talip BABACAN
Güncel Emsal Kararlar
...yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, fiili ayrılığa esas Şişli 1. Aile Mahkemesi'nin E.2005..-K.2007/.. sayılı dosyasında, kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının, kadının kocadan kaynaklanan kusurlu davranışları affettiği gerekçesiyle reddedildiği ve kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. İlk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davacı kocaya bir kusur yüklenemez. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kocadan kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Bu durumda; ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan kadın tamamen kusurludur.
...Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarih ve 107-136 ile 06.03.2012 gün ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır. Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir. İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya işyerinde bulundurmaktadır. Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir.
...Senedin tüketici senedi olarak verilmesi halinde TKHK’nun 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerekmekte olup, nama yazılı olarak düzenlenmesi gereken tüketici senedinin emre yazılı olarak düzenlenmesi halinde senedin geçersizliği sonucunu doğurur ve bu husus keşideci tarafından herkese karşı ileri sürülebilir. Somut olayda dava konusu senetlerin tüketici senedi olması sebebiyle davacı keşideci yönünden geçersiz olduğunun kabulü gerekirken imzaların bağımsızlığı ve temel borç ilişkisinden mücerretlik ilkesi gereğince davacı keşideci dışında senetler üzerinde imzası bulunan lehtar, ciranta ve hamil yönünden senetlerin iptaline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de anılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca, davalı .... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün senetlerin iptaline ilişkin bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
...Uyuşmazlık konusu olgulardan biri de davacı tarafından yazıldığı bildirilen istifa mektubuna değer verilip verilmeyeceği hususudur. Davacı vekili, hastanede görevli başhemşirenin "sana birşey olmaz, sen bunu imzala" şeklindeki yanıltıcı telkiniyle metnin yazıldığını, davacının yazdığını anlayabilecek durumda olmadığını ileri sürmüştür. İstifa dilekçesi 29.12.2008 tarihli olup, davacı bu tarihten sonra da çalıştığını belirtmiştir. SSK kaydına göre iş sözleşmesi bu istifa tarihinde değil, 31.12.2008 tarihinde sona ermiştir. Ancak davacı 31.01.2009 tarihine kadar çalıştığını ileri sürmüştür. Davacı iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia ettiğine ve fazla mesai ücret alacağı da olduğuna göre feshinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II.e maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği incelenmelidir. Gerekirse HMK'nın 169/1 maddesi gereğince davacı isticvap edilmeli, hizmet süresi, fesih tarihi ve fesih nedeni açıklığa kavuşturulmalı, sözkonusu yazı ve imzası kendisine gösterilip beyanı alınmalı, imzala yönündeki telkinin irade fesadı olup olmadığı değerlendirilmeli, okuma yazması ile ilgili durumu açıkça ortaya konmalı ve davacı feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yazılı ve hatalı gerekçe ile eksik inceleme sonucu kıdem tazminatı isteğinin reddi isabetsizdir.
Son Makaleler
- Eylül 12, 2022
- Genel Hukuk
Evlilikte Bir Yıl Dolmadan Boşanmak Mümkün Müdür?
- Haziran 8, 2024
- Genel Hukuk
Avukatlık Ücreti Ne Kadar
- Nisan 25, 2024
- Genel Hukuk
Online Oyunlarda İşlenen Hakaret Suçu
- Nisan 22, 2024
- Genel Hukuk
%25 Kira Zam Sınırından Fazla Yapılan Ödemelerin İadesi
Aşağıda yer alan "Avukata Soru Sor" butonundan bizlere kolayca ulaşabileceğinizi biliyor musunuz?
Hukukumuzda kural olarak avukatla temsil zorunluluğu olmasa da, hak kayıplarına uğranmaması bağlamında hukuki problemlerinizin çözümü için alanında yeterli bilgi seviyesine ulaşmış bir avukatla çalışmanızı tavsiye ederiz.
Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Hizmetlerimiz İçin Ofis İletişim Bilgileri:
75. Yıl Mah. Mehmet Akif Ersoy Cad. No:43/1 Yunusemre/MANİSA
530 761 00 45
av.talipbabacan@gmail.com