+90 (530) 761 00 45
av.talipbabacan@gmail.com

Sigorta Davaları

Sigorta Davaları Nedir

Sigorta davası olarak işbu yazımızda, bir sigorta sözleşmesi veya poliçesine dayanılarak sigortacı şirketten uğranılan zararların talep edildiği tazminat davalarından bahsetmeyi amaçlamaktayız. Sigorta davalarının kapsamı bilindiği üzere oldukça geniştir. Türk Ticaret Kanunu ve diğer mevzuatta düzenlenen sigorta hükümlerinin ihlali sebebiyle çok çeşitli sigorta davasının ortaya çıkabilmesi mümkündür. Ancak yazımızda teorik bilgilerle okuyucuyu sıkmamak istediğimizden, sigorta hukukunun uygulamaya en fazla dönük alanı olan “sigorta tazminat davalarını” kısaca inceleme konusu yapmaya çalışacağız. 

Sigorta tazminat davaları esas itibariyle dört tarafı bulunan sigorta sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Sigorta sözleşmesinde kendisine ödenen prim karşılığından rizikoyu ve tazminat ödemeyi üstlenen taraf, sigortacı da denilen sigorta şirketidir. Sigorta sözleşmesinin sigortacı tarafının gerçek şahıs olması Kanunen mümkün değildir. Nitekim 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ile Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulması zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda sigorta şirketilerinin kurulması ve işletilmesi bakımından ayrıntılı düzenlemeler getirilmektedir. Şirketin bizzat kendisi kadar kurucusu, yönetici ve ortakları bakımından da birtakım şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu ayrıntılar Kanunda yer aldığından ayrıca burada tekrarlamak istememekteyiz. 

Sigorta sözleşmesinde belirtilen riziko gerçekleştiğinde ve zarar oluştuğunda, tazminatı almaya hak kazanan taraf sigortalıdır. Sigorta şirketi ile sigorta sözleşmesini yapan ve primleri ödeyen kişi sigorta ettirendir. Sigorta sözleşmesinin sözleşmenin tarafları dışından üçüncü kişiler lehine hak kazandırmayı amaçlaması durumunda, riziko gerçekleştiğinde tazminatı talep etme yetkisine sahip olan üçüncü kişiye sigortadan faydalanan taraf denilmektedir. Sigorta sözleşmesinin türüne göre sözleşmenin tarafları aynı kişide veya bir ya da birkaç kişide birleşebilmektedir. Bu nedenle bu tür sözleşmelerde taraf ayrımına ilişkin teorik ayrıntılara girmek kafa karışıklığına neden olabilmektedir. 

Gündelik hayatta en çok karşılaşılan sigorta türü trafik sigortası da denilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasıdır. Hukukumuza göre karayollarında işletilecek her motorlu aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırması zorunludur. Aksi durumda zorunlu sigortayı yaptırmayan araç sahiplerine idari yaptırımlar uygulanmaktadır. Zorunlu trafik sigortasının yapılmasının zorunlu olması ve bu sebeple çok yaygın şekilde uygulanması, halkımızda en çok bilinen sigorta çeşidinin trafik sigortası olmasına neden olmaktadır. Oysa ki, hukukumuzda öncelikle sorumluluk, mal ve can sigortası gibi genel türlere ayrılan sigortalar, bu başlıklar altında, KASKO, deprem sigortası, hayat sigortası, yangın sigortası, hekim sorumluluk sigortası, tarım sigortası vb. alt türlere ayrılmaktadır. 

Sigorta tazminat davasında dava konusu ettiğimiz tazminat taleplerimizin yasal kaynağı, yukarıda sıraladığımız sigorta türlerine ilişkin sözleşmede düzenlenen teminat kapsam ve sınırıdır. Sigorta şirketleri, zorunlu sigortalar da dahil olmak üzere, sözleşmeye konusu zarar tazmin vaadini belirli limitlerle sınırlamaktadır. Örneğin, 2022 yılında zorunlu trafik sigortaları kapsamında karşılanan maddi zararlar için geçerli araç başına uygulanan teminat limiti 100.000-TL’dir. Araç değer kaybı tazminatı da bu limit içerisindedir. Trafik kazasında maddi hasar alan aracın zararlarının yalnızca 100.000-TL’si karşı tarafın sigorta şirketince karşılanacaktır. Bu limitin üzerindeki zararlar için araç işletenine veya araç şoförüne gitmek gerekecektir. 

Yangın sigortasında yangının, deprem sigortasında depremin, tarım sigortasında doğa olayının, hekim sorumluluk sigortasında malpraktisin, hayat sigortasında ölümün, trafik sigortasında kazanın gerçekleşmesi ile sigortalı, uğradığı zararla sınırlı kalmak ve sigorta sözleşmesindeki limitleri geçmemek üzere, sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkına sahiptir. Sigorta tazminat taleplerinde, talebin kaynağı olan sigorta türüne göre değişmekle birlikte, sigorta şirketine karşı dava açmadan önce tamamlanması gereken çeşitli prosedürler düzenlenmiştir. Örneğin, trafik sigortasında dava açmadan önce sigorta şirketine kaza bildiriminin yapılması, zarar talebi için sigorta şirketine ön başvuru yapılması ve cevabın beklenmesi, cevap olumsuzsa arabuluculuk yoluna gidilmesi ve en son anlaşma sağlanamaması halinde dava açılması gerekmektedir. Sigorta sözleşmelerinde dava yolunun meşakkatli olduğunu düşünülüyorsa, mevzuatın izin verdiği alanlarda tahkim yoluna gitmek de bir alternatif olabilir.

Yukarıda kısaca açıkladığımız üzere, sigorta davaları kendisine özgü kural ve yöntemler barındıran, spesifik prosedürleri bulunan, bu nedenle genel hukuk bilgisi dışında özel ve teknik bilgi gerektiren bir hukuk alanıdır. Her ne kadar bu dava türünde avukatla temsil zorunlu olmasa da, hak kayıplarının önüne geçilmesi ve zararların eksiksiz tazmininin sağlanması için sigorta davasının bir avukatla takip edilmesinde yarar vardır.