YABANCI PARA ALACAKLARININ DAVA VEYA İCRA TAKİBİ YOLUYLA TAHSİLİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Para Alacaklarının Tahsilinde Genel Kural

Para alacaklarının tahsilinde öncelikle borçlunun para borcunu rızası ile ifa etmesi beklenir. Fakat borçlu borcunu rızası ile ödemekten kaçınırsa, alacaklının alacağını tahsil edebilmek için devletin yargı organına veya ilgili kurumlarına başvurmaktan başka çaresi kalmamaktadır. Alacaklının alacağını tahsil edebilmek için başvurabileceği devlet kurumlarının başında mahkemeler ve icra müdürlükleri gelmektedir. 

Alacaklının para alacağını mahkemeler ve icra daireleri aracılığıyla tahsili dendiğinde ilk akla gelen, para alacağının Türk Lirası olarak tahsilidir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde hukuki ilişkilerde ve devlet kurumlarında Türk Lirasının kullanılması, devletin hakimiyet göstergelerinden birisi olarak ortaya çıkmaktadır.  

Bu hususta Türk Borçlar Kanunu’nun 99/1 maddesi oldukça nettir. Söz konusu maddeye göre, konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Yine 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun’un 1’inci maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin para birimi Türk Lirasıdır. Türk Lirasının alt birimi ise Kuruştur. Bir Türk Lirası (TL) yüz Kuruşa (Kr) eşittir. Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde, para borçlarının tahsilinde genel kuralın Türk Lirası olduğu kolayca anlaşılmaktadır. 

Para alacaklarının tahsilinde genel kural bu alacağının Türk Lirası olarak tahsili olsa da, kanun koyucu zamanın ticari ve ekonomik şartlarına uygun olarak bazı durumlarda yabancı para alacaklarının doğrudan tahsiline imkan veren yasal düzenlemeler meydana getirmiştir.

Yabancı Para Alacaklarının Tahsili

Günümüzde ticari ilişkiler gün geçtikçe daha da kompleks bir hal almakta, ülkelerin sınırlarını aşmakta, devletleri günün şartlarına göre yeni tedbirler almaya zorlamaktadır.  Devletler yeni dünya ticaret düzenine uyum sağlamak için uluslararası sözleşmeler imzalamakta, Kanun veya yönetmelik gibi yasal düzenlemeler çıkartmaktadır. Günümüzde ticari ve ekonomik düzenin geldiği son noktada, ortalama bir tüketici, teknolojinin imkanları sayesinde binlerce kilometre uzaktan ürün ya da hizmet alımı veya satımı yapabilmektedir. Yine aynı tüketici, online internet ortamlarında tek tıkla yazılım, uygulama, item veya bunlara benzer ürünler satın alabilmekte, kiralayabilmekte veya satabilmektedir. 

İster bu şekilde uluslararası ticari alışverişten kaynaklansın, isterse de borçlar hukukundaki sözleşme serbestisi gereği taraflarca serbestçe kararlaştırılsın, günümüzde yabancı para birimlerinin hukuki ilişkilerde kullanımı gittikçe artmaktadır. Yabancı para birimlerinin hukuki işlemlere konu olmasının ülkemizde gittikçe artması nedeniyle kanun koyucu, yabancı para alacaklarının hukuki işlemlere konu olmasına ve bu alacakların tahsiline ilişkin bir takım yasal düzenlemeler getirmiştir. 

Bu yasal düzenlemelerden en önemlisi, Türk Borçlar Kanunu’nun 99’uncu maddesidir. Bu maddeye göre, her ne kadar para borçlarının ödenmesinde genel kural Türk Lirası olsa da, belirli şartlar altında yabancı para birimleri de para borçlarının konusu olabilir. Bu noktada, Kanun’un 99/2’nci maddesine göre, bir hukuki ilişkide Türk Lirası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Türk Lirasıyla da ödenebilir. Dolayısıyla borçlunun ödemenin yapılmasında seçimlik hakkı bulunmaktadır. 

Borçlu vadesi geldiğinde borcunu ödemezse bu seçimlik hak alacaklıya geçmektedir. Bu seçimlik hak, Kanun’un 99/3’üncü maddesinde düzenlenmektedir. Anılan maddeye göre, ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 99’uncu maddesi kapsamında sonuç olarak, bir hukuki ilişkide borç ödemesinin yabancı para birimi ile yapılması kararlaştırılmış olsa bile, borçlu kural olarak kararlaştırılan yabancı para birimiyle borcunu ödeyebileceği gibi, bu para biriminin ödeme günündeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası karşılığı ile de borcunu ödeyebilir. Bu kuralın istisnası, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmasıdır. Eğer sözleşmede sadece kararlaştırılan yabancı para birimi ile ödeme şartı varsa, borçlunun başka bir seçimlik hakkı bulunmamaktadır. 

Alacaklı yabacı para alacağını dava yoluyla tahsil etmek istediğinde yukarıda açıklanan TBK m.99 hükümleri öncelikle uygulanmalıdır. Yani alacaklı, vadesi geldiği halde ödenmeyen yabancı para alacağını açacağı alacak davası ile aynen veya Türk Lirası üzerinden ödenmesini isteyebilmede seçimlik hakka sahiptir. Yargılama sonucunda mahkemenin vereceği karar bir tespit hükmü içermektedir. Yani alacaklı, borçlu rızası ile ödemediği takdirde, aldığı ilamla doğrudan alacağını tahsil etmemekte, bu ilamı ayrıca icra takibine koyması gerekmektedir. 

Yabancı para birimlerinin hukuki işlemlere konu olması TBK m.99’da düzenlenmekteyken, yabancı para birimlerinin icra takiplerine konu olması İcra Ve İflas Kanunu’nun 58/3’üncü maddesinde düzenlenmektedir. İcra Ve İflas Kanunu’na göre yabancı para alacaklarının ilamsız icra takibi yoluyla tahsili mümkündür. 

Kanun’un 58/3’üncü maddesine göre, yabancı para alacağının tahsili icra takibine başvurmak suretiyle istenildiğinde, yabancı paraya ilişkin alacak veya teminatın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin takip talebinde belirtilmesi zorunludur. Yani yabancı para alacağının icra takibine konu olmasında tek şart, söz konusu alacağın hangi tarihteki kur üzerinden istenildiğinin takip talebinde belirtilmesidir. Bu şartın yerine getirilmemesine rağmen icra müdürlüğünce icra işlemlerine devam edilmesi durumunda borçlunun kanuna aykırılık sebebiyle süresiz şikayet hakkına sahip olduğu kanaatindeyiz.