+90 (530) 761 00 45
av.talipbabacan@gmail.com

Tazminat Davaları

Tazminat Davaları Nedir

Tazminat sözlük anlamı olarak, “zarar karşılığı olarak ödenen para” anlamına gelmektedir. Sözlük anlamında belirtildiği üzere, tazminata hak kazanabilmek bakımından öncelikle ortada bir zararın bulunması gerekmektedir. Zarar varlığı da tek başına yeterli olmayıp, aynı zamanda ortaya çıkan zararın hukuka aykırı bir fiilden kaynaklanmış olması, zarar veren kişinin kusurunun bulunması ve son olarak zararla hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağı olması gerekmektedir. 

Tazminat davası, ortaya çıkan zararın niteliğine göre ikiye ayrılmaktadır. Yani zarar, malvarlığı unsurlarında ortaya çıkmışsa açılacak dava maddi tazminat davasıdır. Zarar kişinin manevi bütünlüğü ve kişisel hakları üzerinde ortaya çıkmışsa, açılacak dava manevi tazminat davasıdır. Her iki dava türünde kişiler zarar karşılığı hesaplanan para ile tazmin edilmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, toplumumuzda tazminat davaları bakımından eksik bilgiler bulunmaktadır. Şöyle ki, günelik hayatta sosyal medya ya da televizyondan özellikle ünlü kişilerin açtıkları veya bunlara karşı açılan davalarda yüksek meblağlı tazminat tutarları görüldükçe toplumumuzda her tazminat davasında bu şekilde yüksek tazminatların alınabildiği yönünde yanlış bir algı oluşmaktadır. 

Tazminat miktarının belirlenmesi hususunda bizim hukukumuzda “tazminat zenginleşme aracı olamaz” ilkesi bulunmaktadır. Bu ilke tazminatın sözlük anlamı ile de uyumludur. Bizim hukukumuzun da içerisinde bulunduğu kıta avrupası sistemlerinde genel ilke, tazminatın zararla orantılı şekilde belirlenmesidir. Yani hukukumuzda açılan maddi veya manevi bir tazminat davasında öncelikle ne miktarda zarara uğradığımızı ispat etmemiz gerekmektedir. Zararımızı ispat edemememiz halinde tazminat davamız reddedilecektir. 

Toplum içerisindeki hatalı tazminat algısının nedenlerinden birisi de kanaatimizce popüler Amerikan filmleridir. Nitekim Amerikan hukukunun içerisinde bulunduğu Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde, “cezalandırıcı tazminat kavramı” bulunmaktadır. Bu cezalandırıcı tazminat kavramında, kişilerin tazmin edilmesinden çok cezalandırma ve önleme saiki ön plana çıkmaktadır. Bu açıdan Amerikan hukukunda, uğranılan gerçek zararı çok aşan tazminat tutarları çıkabilmektedir. Fakat yukarıda kısaca açıkladığımız üzere, Amerikan hukuku ile ülkemizin hukuk sistemleri tamamen birbirinden farklı kural ve yöntemlere tabidir. 

Maddi tazminat davaları bakımından, hukukumuzda zararın ispatı gerektiğinden ve ispat faaliyeti kendi içerisinde bambaşka zorlukları barındırdığından, kişiler tabiri caizse, neredeyse uğradıkları gerçek zararı dahi mahkemeler nezdinde tazmin edememektedirler. Maddi tazminat davalarında uğranılan zararın belgelendirilmesi çok önemlidir. Manevi tazminat davalarında ise uğranılan zararın somut olarak belirlenmesi mümkün olmadığından, tazminat miktarı, tarafların ekonomik durumuna, olayın niteliğine, emsal yargı içtihatlarına ve hakimin takdirine göre belirlenmektedir. Hukukumuzda manevi tazminat talepleriyle alakalı yargılama sonucunda verilen tazminat miktarları son derece azdır. “Az” kelimesi her ne kadar subjektif bir anlamı ihtiva etse de, ülkemizdeki tazminat davalarında verilen manevi tazminat miktarları ile diğer avrupa ülkelerinde verilen tazminat miktarları karşılaştırıldığında konu daha iyi anlaşılacaktır.